İşlerin az olduğu, marjların kısıtlı olduğu ve kurumsal kârların her şeyden üstün olduğu yakın gelecekte İsveç'te geçen bu zamanında hazırlanmış hibrit film, korkutucu derecede tanınabilir bir ekonomik distopyayı ortaya çıkarıyor. Sköld, acımasız sistemin aileler, arkadaşlıklar ve topluluklar üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. Evsizlikten kıl payı uzakta, sıfır saatli sözleşmeli işçiler indirimli süpermarkette vardiyalar üzerinde tartışırken, işe çok erken dönmek zorunda kalan yeni anne mağaza müdürü Eleni, personel tuvaletlerinde çılgınca anne sütü pompalıyor. Etkileyici ve ilgi çekici bir şekilde sergilenen filmin kısa hikayeleri, kapitalizmin insanlıktan çıkarıcı ve absürd derecede israfa yol açan etkilerini yaratıcı bir şekilde ortaya koyan animasyon sahnelerle noktalanıyor. Ancak yine de mağazanın ötesinde, sürekli büyüyen bir 'alt sınıf', sürdürülebilirlik ve gerçek topluluk yoluyla bir umut duygusu sunuyor.